Erzurum Gezilecek Yerler (En İyi 31 Yer)
Görmeden gitmeyin diye Erzurum gezilecek yerler listesinden en iyi 31 yeri sizin için seçtik.
Erzurum gezilecek yerler listemizle sizi uzun ama keyifli bir yolculuğa çıkarıyoruz. Tarihsel ve iklimsel açıdan içerisinde onlarca yapı ve doğal güzellik barındıran Erzurum’da uzun süre aklımızdan çıkmayacak bir gezinti yapacağız. Özellikle kış aylarında görmeye değer bir tabiata ve aktivite alanlarına sahip Erzurum, yaz dönemlerinde de serin bir dolaşım imkanı sunuyor.
Tarih boyunca Erzurum’da çok fazla medeniyetin hüküm sürmesi, bölgenin farklı kültürleri sahiplenmesine ve içinde farklı medeniyetlerin mimari örneklerini görme imkanı sunuyor. Ayrıca şehirdeki doğal güzellikler hala bakir bir şekilde keşfedilmeyi bekliyor. Erzurum’u gezmeye başlamadan önce iki tavsiyede bulunmak istiyoruz. Dağlık kesimlerde bulunan yerlere ulaşım için eğer mümkünse arazi aracı kullanmanızı ve kış döneminde şehre geliyorsanız mutlaka aracınız kış lastiği ve zincir bulundurmanızı tavsiye ederiz. Her bölgesi görülmeye değer bir şehir olan Erzurum’un en iyi 31 yerini Erzurum gezilecek yerler listesi yazımızda sizin için derledik. Hadi gezmeye başlayalım!
Erzurum Gezilecek Yerler
Dilerseniz sözü daha fazla uzatmadan, direkt olarak içeriğimizin detay kısmına geçiş yapalım. İşte, okuyarak gitmeniz gereken yerler hakkında bilgi edinebileceğiniz Erzurum gezilecek yerler listesi…
Erzurum Kalesi
Erzurum Kalesi, ülkemizde bulunan kale yapılarına nazaran daha modern bir görünüme sahiptir. Kale içerisinde iç ve dış kale olmak üzere iki farklı alan bulunmaktadır. İç kalede devletin ve halkın muhafazasını sağlayan askerler, dış kalede ise halkın kendisi ikamet etmekteydi. Halkın yaşam sürdüğü dış kale içerisinde mahalleler, sokaklar ve caddeler bulunmaktadır. İç kale bölgesinde ise hamam ve askerlerin kaldıkları odalar mevcuttur. Erzincan Kalesi’nin iç kısmı ilk olarak 415 yılında Bizans İmparatoru Theodosius tarafından yaptırılmıştır. Ancak kalenin geçmişi bundan 2.500 sene öncesinde bölgede hüküm süren Urartular’a kadar kadar uzandığı bilinmektedir. Erzurum Kalesi’nin Osmanlı himayesine geçmesinin ardından iç kale surları bitişiğine mescid inşa ettirilmiştir. Zamanla bu yapılar içerisine Kırklar Türbesi, Ali Ağa Çeşmesi ve Ebu İshak-ı Kazeruni Türbesi dahil olmuştur.
Oltu Kalesi
Erzurum’un Oltu ilçesinde yer alan Oltu Kalesi’nin geçmişi M.Ö 4.yy’a kadar uzanmaktadır. O dönemde bölgede hakimiyet kuran Urartular tıpkı Erzurum Kalesi’nde olduğu gibi Oltu Kalesi’ni de inşa ettirmiştir. Oltu Kalesi çok eksi bir yapı olduğundan, haliyle birçok kez onarım ve revize işlemine tabi tutulmuştur. Kaledeki en büyük düzenlemeler; Bizans, Selçuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleşmiştir. Kalede yapılan son restore çalışması ise 1999 yılında sağlamlaştırma maksadıyla yapılmıştır. Kaleye çok fazla devletin ev sahipliği yapması, kale içerisinde farklı kültürlerin simgelerini görmemizi sağlıyor. Örneğin; Altı yapraklı yonca planı doğrultusunda inşa edilen Şapel Gürcülerin, İç Kale bölgesinin eteklerinde bulunan Selçuklu Hamamı ise Selçukluların kültürünü yansıtıyor.
İspir Kalesi
Erzurum gezilecek yerler listesinde üç farklı kale yer almaktadır. Bu kalelerden birisi de 12. Yüzyıl içerisinde bölgede hakimiyetini sürdüren İlhanlılar tarafından yapıldığı kabul edilen İspir Kalesi’dir. Kale içerisinde bugüne kadar sağlam kalmış bir kitabeye rastlanmadığından dolayı yapım yılı hakkında kesin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Kesin olarak bilinen bilgi ise İspir Kalesi’nin 16. Yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın buyrukları doğrultusunda yeniden onarılarak kullanımına devam edilmiştir. Kalenin zemini oluşturan taşların Çoruh Nehri’nden getirildiği, diğer duvarların inşasında ise blok kesme taş kullanıldığı bilinmektedir. Kale içerisinde bir adet mescid ve bu mescide ait olan uzunca bir minare bulunmaktadır. Bu minare sadece ibadet çağrısı için değil aynı zamanda gözetleme kalesi olarak kullanılmıştır.
Palandöken Kayak Merkezi
Türkiye’nin en ünlü kayak merkezlerinin başında gelen Palandöken Kayak Merkezi, kış sporu yapmak ve dünyaca ünlü pistlerin bulunduğu bu tesisi görmek isteyenlerin uğrak noktasıdır. Kilometrelerce büyüklükte bir alanı kapsayan Palandöken Dağları, Uluslararası Kayak Merkezi tarafından tescillen iki farklı piste sahiptir ve bu pistler slalom yarışlarına ev sahipliği yaparlar. Toplam yüksekliği 3.176 metre olan Palandöken, yıl içerisinde 5 ay boyunca kayak yapmak için elverişli kar oranına sahip bir bölgedir. 25 kilometre genişlik ve 70 kilometre uzunluğa sahip olan Palandöken dağları, 1993 senesinde Kış Turizm Merkezi olarak duyurulmuş ve 2011 yılında gerçekleşen 25.Dünya Üniversiteler Kış Oyunları’nda kullanılmıştır. Palandöken kayak merkezi aynı zamanda 41 farklı kayak merkezinden oluşan NY Times listesinde 18. sırada yer almaktadır.
Üç Kümbetler
Ülkemizin en güzel anıt mezarlarından birisi olan Üç Kümbetler, külahı andıran üç farklı sekizgen mezardan ve çevresinde kare bulunan yapıdan oluşmaktadır. Yapılan uzun araştırmaların sonucunda günümüzde hale bu kare yapının ne için kullanıldığı bilinmemektedir. Kesin olarak bilinmemekle birlikte Üç Kümbetler’den en büyük olanı Emir Saltuk’a aittir. Büyük kümbet 12. Yüzyılda yapılmışken diğer iki kümbetin 14.yüzyılda yapıldığı biliniyor ancak sonradan yapılan iki kümbetin kim için yapıldığı bilinmiyor. Kümbetlerin alınlık bölgelerinde kartal, boğa ve yılan gibi hayvan figürlerinin kabartmalı olarak işlendiğini görmek mümkün. Burada kullanılan kabartmalar, Orta Asya Türk takvimleri içerisinde bulunan burç figürlerine benzemektedir. Yerleşim yerinin hemen ortasında bulunan Üç Kümbetler, bulunduğu bölgeye ayrı bir tarihi hava ve güzellik katmıştır.
Erzurum Ulu Cami
Saltuklu Emiri Nasreddin Aslan Mehmet tarafından 1179 senesinde inşa edilen Erzurum Ulu Cami, orijinal hali bozulmamış tarihi yapısıyla dikkat çekiyor. Halk arasında “Atabey Cami” olarak da adlandırılan Ulu Cami, orta kısmında bulunan geniş nef dahil olmak üzere toplamda yedi neften oluşmaktadır. 40 sütunun ayakta tuttuğu cami 1860 yılında onarıma girmiş ve bu onarımın kitabesi de hala cami içerisinde bulunmaktadır. Mihrap duvarını örten “Kırlangıç Kubbe” olarak bilinen yapının ilk günkü haliyle cami üzerinde yer aldığı tahmin ediliyor. Erzurum Ulu Cami’nin sağ kısmında bulunan minaresi tuğladan inşa edilmiştir ve caminin iç kısmında giriş yapılmaktadır. Ancak bu noktadaki şerafeden yukarısı zarar görerek yıkılmıştır.
Lala Mustafa Paşa Camii
Lala Mustafa Paşa Camii, Erzurum’un merkez ilçesi olan Yakutiye’de bulunmaktadır. Cami, Osmanlı dönemi sadrazamlarından olan “Kıbrıs Fatihi” olarak bilinen Mustafa Lala Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Mimar Sinan’ın yaptığı eserlerin yazılı olduğu listeye bakacak olursak, Lala Paşa Camisi Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Aslında bu yapı sadece camiden ibaret değildir. İlk yapıldığı dönemlerde külliye olarak yapılan alan içerisinde saray vb. binalar bulunurken günümüze kadar yalnızca cami ve hamam bölümü gelebilmiştir. 1562 yılında inşa edilen bu yapı aynı zamanda Erzurum’da yapılan ilk Osmanlı camileri arasında yer alır.
Yakutiye Medresesi
Ülkemizdeki kapalı avluya sahip olan medreselerin arasından en büyüğü olan Yakutiye Medresesi, 1310 yılında İlhanlılar döneminde yapılmıştır. Medrese, o dönemde Hoca Yakut Gazani tarafından Gazan Han ve Bolugan Hatun’un adına inşa ettirilmiştir. Medresenin doğu tarafında kümbet, batı tarafında ise minare bulunur. Minare üzerine yapılan işlemeler iri yapılı olduğundan dikkat çekici ve belirgindir. Giriş kapısının çevresinde ise kabartma şeklinde süslemeler yer almaktadır ancak zamanla biraz yıpranmıştır. Yakutiye Medresesi içerisinde 12 oda vardır ve bu odalarda öğrenim gören talebelerin sınıfları derecelerine göre belirlenmektedir. Doğal yapısı bozulmamış, günümüze kadar sağlam bir şekilde ayakta kalan Yakutiye Medresesi günümüzde Türk İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılır. Müzeyi gezmek isteyen ziyaretçiler haftanın her günü Yakutiye Medresesi’ne gelebilirler.
Çifte Minareli Medrese
Çifte Minareli Medrese, Erzurum gezilecek yerler arasında mutlaka görmeniz gerek bir tarihi yapıdır. Medresenin hangi tarihlerde yapıldığı tam olarak bilinmese de, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kızı Hundi Hatun tarafından 13. Yüzyılda inşa edildiği kabul edilir. Bu kesin olmayan bilgiden dolayı Çifte Minareli Medrese’ye “Hatuniye Medresesi” olarak da bilinir. Medrese içerisinde bir türbe, üst kısımlarda ise öğrencilerin konaklayabilecekleri küçük odalar bulunmaktadır ve orta kısmı üstü kısmı açık bir avlu olarak inşa edilmiştir.
Çifte Minareli Medrese’ye adını veren iki farklı minaresi vardır. Bu minareler sadece bir yapıdan ibaret değildir, aynı zamanda çok değerli bir hikayeye sahiptir. İki mimar tarafından inşa edilen bu minarelerden birini çırak, diğerini ise usta yapar. Dışarıdan bakıldığından minarelerden birisi düz bir duvarken diğeri ise işlemeli, sanatsal bir yapı halindedir. Herkes süslü minarenin usta tarafından yapıldığını düşünse de aslında bu minareyi yapan çıraktır. Minarenin inşasında oldukça özen gösteren çırak iyi bir iş çıkardığının ve ustasını geçtiğinin farkındadır. Bunun üzerine ustasından kendisine su getirmesini isteyen çırak, yapılmaması gereken bir şeyi yapmıştır. Bu durumu kendisine yediremeyen usta ise inşa ettiği minarenin üzerine çıkarak kendisin aşağıya bırakır.
Ahmediye Medresesi
İslami açıdan oldukça önem taşıyan ve İlhanlı Devleti döneminde 1314 yılında inşa edilen Ahmediye Medresesi, bölgede bulunan medreselere oranla çok fazla ziyaretçiye sahip değildir. Keşfedilmeyi bekleyen bu yapı, belirli bölgelerinde Yakutiye Medresesi ile önemli oranda benzerlik göstermektedir. Avlunun üst kısmının kapalı olması ve avlu sütunlarının bitki motifleriyle kaplanması belirgin benzerliklerdir. Üzeri manastır tonozlarıyla kapatılan avlunun sağ ve sol kısmında ikişer adet medrese odası bulunmaktadır. Medresenin şekli ise dikdörtgen planlı olup, 16.5 x 9.75 m büyüklüğündedir. Mescit bölümünün üzerinde yer alması gereken taç kapının komple zarar görerek yok olması sebebiyle girişler oda kapısı üzerinden gerçekleşmektedir. Erzincan Kapı mevkiine gelerek hem Ahmediye Medresesi’ni ziyaret edebilir hem de hemen yakınında Murat Paşa Camisini görebilirsiniz.
Narman Peri Bacaları
Kapadokya’yı ve Colorado Kanyonu’nu anımsatan görüntüsü ve ilginç şekilleriyle dikkatleri üzerine toplayan Narman Peri Bacaları, tuğla kırmızısına benzer rengiyle de güzel bir görüntü sunmaktadır. Tip olarak Kapadokya’nın Peri Bacaları’nı anımsatsa da oluşum bakımından farklıklar göstermektedir çünkü Kapadokya volkanizma sonucunda meydana gelmiştir. Erzurum halkı tarafından “Kırmızı Periler Diyarı” olarak anılan bu muhteşem yapı, şehir merkezine 90 km mesafedeki Narman İlçesinin dağlık bir vadisinde bulunmaktadır. Bacalar, zarar görmemesi için koruma altına alınmıştır ve turizm değeri kazandırılması için bahar dönemlerinde çeşitli şenlik ve organizasyonlar düzenlemektedir. Erzincan ziyaretiniz sırasında Peri Bacaları’nda herhangi bir etkinlik varsa mutlaka gidip deneyimlemenizi tavsiye ederiz.
Tortum Şelalesi
Erzurum’da yaş-kış gezebileceğiniz bir yer olan Tortum Şelalesi, dünyanın en büyük şelaleri arasında yer almaktadır. 48 metre yükseklikten aşağı doğru akan sular, zemin bölgesinde büyükçe bir kazan yapısı oluşturmuştur. Şelalenin çevresi yürüme koridorları, izleme balkonu ve ışıklandırma sistemiyle donatılmış ve ziyaretçiler için harika bir görünüm kazandırılmıştır. Tortum Şelalesi’ni ziyaret etmek için en güzel dönem Mayıs ve Haziran aylarıdır. Haziran ayı geldiğinde su miktarında görülen azalma, şelaleye farklı bir görünüm kazandırmaktadır. Ayrıca aynı ismi taşıyan ve muhteşem görüntüye sahip olan Tortum Gölü’de gezmeniz gereken yerler arasında bulunmaktadır. Göl üzerine inşa edilmiş cam teras, manzarayı daha kolay izleyebilmenize olanak tanır.
Balıklı Köyü ve Tortum Gölü
Uzundere ilçesinde yer alan Balıklı Köyü, Tortum gölünün hemen kıyısında bulunmakta ve bu da köye benzeri olmayan bir manzara katmaktadır. Bir kısmı dağ, bir kısmı göl geriye kalan bölümü ise köyden oluşan bu bölgede birçok doğal güzelliği bir arada görebilirsiniz. Köyün, göle olan kıyısında bir iskele mevcuttur. Bu iskelede ister manzarayı seyredebilir isterseniz de gölün masmavi sularına kendinizi bırakabilirsiniz. Göl üzerinde seyreden sandallarla bir göl turu yapmak da huzur verici bir deneyim olacaktır. Köyün en ilginç durumlarından birisi de oldukça enteresan gelenek ve göreneklerinin olmasıdır. Balıklı Köyü’nü ziyaret ettiğinizde bölge halkıyla bir araya gelirseniz mutlaka kültürleri hakkında sohbette bulunmalısınız.
Erzurum Gökkuşağı Tepeleri
Erzurum Gökkuşağı Tepeleri günümüzde çok az kişi tarafından bilinmekte. Tepede bulunan dağların renginin birden fazla olması bu tepeye Gökkuşağı Tepesi denmesini sağlamıştır. 4 rengin farklı tonlarıyla süslenmiş bu ağaçsız tepelerin var oluşu 45 milyon yıl öncesine kadar uzanıyor. Bölgenin iklim koşulları ve yüzyıllardır sıra gelen erozyon olayları neticesinde oluştuğu belirtilen tepelerin yakın zamanda turizm açısından değerli projelerle desteklenmesi bekleniyor.
Abdurrahman Gazi Hazretleri Türbesi
Palandöken Dağları’nın eteklerinde bulunan Abdurrahman Gazi Hz. Türbesi; Erzurum için oldukça önem taşıyan islami bölgelerden birisidir. Peygamber efendimizin sancaktarlığını yapmakla birlikte aynı zamanda örnek bir sahabe olan Abdurrahman Gazi Hz. Türbesi 1796 tarihinde dönemin Erzurum Valisi Yusuf Ziya Paşa’nın eşi Ayşe Hanım’ın girişimleriyle inşa ettirilmiştir. Türbenin yanında bir de ibadet ihtiyacının giderilmesi için cami yaptırılmıştır. Ayrıca zaman içerisinde türbe ve caminin çevresinde ağaçlandırma çalışması yapılarak mesire alanı haline getirilmiştir. Yaz dönemlerinde bu alana gelerek hem türbeyi ziyaret edebilir hem de ağaçların gölgesinde serinleme imkanı bulabilirsiniz.
Erzurum Tabyalar
Savunma maksadıyla 18. Yüzyıldan itibaren Erzurum’da inşa edilmeye başlayan tabyalar, süregelen savaşlar doğrultusunda yeni eklemelerle büyümeye devam etmiştir. İlk olarak Osmanlı ile İran arasında gerçekleşen savaşta inşa edildiği bilinen tabyalara Rusların yaptığı işgal girişimlerinin ardından yenileri eklenmiştir. Toplam 22 yapının bulunduğu tabyaların en büyük olanı Rus işgalcilerden şehri korumak maksadıyla 19. Yüzyılda yapılmıştır. Şehir çevreleyen ve yüksek tepe bölgeleri üzerine yapılan tabyaların içerisinde birçok stratejik alan bulunmaktadır. Askerler için yapılan konaklama alanları, eğitim sahaları, olası bir duruma karşı hazırlanmış pusu alanları gibi yapılar bunlardan bazılarıdır. Boyutları ve yerleri değişkenlik gösteren tabyalar arasından en önemliler Aziziye ve Mecidiye tabyalarıdır. Tablalar inşa edilirken mimari sanatlardan daha çok yapı sağlamlığı ve stratejik üstünlük sağlaması dikkate alınarak yapılmıştır.
Aziziye Tabyası
Erzurum Tabyaları arasından en büyük yapılardan birisi olan Aziziye Tabyası, 93 harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşı döneminde inşa edilmiştir. Top dağı bölgesine yapılan tabyanın asıl amacı Hamam Deresi olarak bilinen bölgeyi korumaktır. Hilal şeklini alacak şekilde inşa edilen tabyalardan toplamda 22 tane inşa edilmiştir. Kendi içerisinde üç farklı bölümden oluşan Aziziye Tabyaları, Rusların yoğun baskısına maruz kaldı. Saldırılar neticesinde 1. Ve 2. Aziziye tabyası düşmanın eline geçti. Ancak 3. Azizye Tabyası komutanı Yarbay Bahri Bey, son tabyayı düşman eline bırakmamak için kahramanca mücadele etti. Bu mücadele esnasında Nene Hatun’un da içlerinde bulunduğu bölge halkı Osmanlı’nın yardımına yetişti. Yoğun mücadele sonrasında Ruslar bozguna uğratılarak geri püskürtüldü.
Rüstem Paşa Kervansarayı
Osmanlı padişahı Kanunu Sultan Süleyman’ın sadrazamlarından biris olan Rüstem Paşa bu kervansarayı Mimar Sinan’a inşa ettirmiştir. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olan bu kervansaray dönemin ve günümüzün en gösterişli yapılarından birisi haline geldi. 1972 yılında restore edilen kervansaray, otel olarak konseptiyle hizmet vermeye başladı. Dikdörtgen biçimde inşa edilen, üstünde kubbeler ve içerisinde karşılık odalar bulunan kervansaray, yapılan restorasyon sonrasında Ağa Han Mimarlık ödülüne layık görüldü. Erzurum gezilecek yerler arasında yer alan Rüstem Paşa Kervansarayı’nı ziyaret ettiğiniz zaman burada bir gece konaklayarak yapıyı ve kervansaray tarihini daha yakından inceleme fırsatı bulabilirsiniz.
İspir Yedigöller
İspir Yedigöller alanı Türkiye’nin el değmemiş nadir bölgelerinden biris olan Ovit Dağı’nın eteklerinde bulunmaktadır. İçerisinde bolca volkanik göl barındıran bu dağların yüksekliği döneme bağlı olarak 4 bin metreye kadar uzanabilmektedir. Dağın eteklerinde farklı boyutlarda ve turkuaz renkleriyle 11 farklı doğal göl mevcuttur. İspir Yedigölleri ziyaret etmek için otomobil ile ulaşım çok sağlıklı değildir. Ancak dağ yapısına uygun bir arazi aracınız varsa stabilize yolları tercih ederseniz göle varmayı başarabilirsiniz. Araçların çıkamadığı için çok fazla insanın ziyaret edemediği Yedigöller mevki hala bakir bir vaziyette ziyaretçilerini bekliyor. Dağ tırmanış sporlarıyla ilgilenenler içinde elverişli olan bu bölgenin iklim şartları sert olduğundan dolayı, Haziran ayının ortalarında ve Ağustos ayının bitiminde ziyaret edilmesi daha rahat gezebilmenize olanak sağlayacaktır.
Öşvank Kilisesi
Yapılış tarihi çok eskiye dayanan Öşvank Kilisesi 960-973 yıllarında Magistrat Bağrat tarafından inşa ettirilmiştir. Üzerindeki taş bezemeleri ve kabartma yöntemiyle işlenmiş değişik figürler, yapının ününü arttırmıştır. İçerisinde büyük bir kubbesi, yanlara doğru uzanan yüksek duvarları ile otantik bir görünüme sahip olan Öşvank Kilisesi, 1022 yılında Bizans İmparatorları tarafından restore edilmiştir. Yapı üzerindeki kubbede 12 adet uzunlamasına pencere mevcuttur. Kiliseyi sağlam bir şekilde ayakta tutması için yapılan sütunların üzerinde bitki ve bazı dinsel resimlerle süslenmiştir. İnşa edildiği dönemin önemli dini yerlerinden birisi olan kilisenin içerisinde hamam, rahiplerin kalması için odalar, vaftizhane, eğitim-öğretim için kullanılan kütüphane bulunmaktadır.
Haho Kilisesi
Meryem Ana Kilisesi olarak da bilinen Haho Kilisesi, Bagratlı Kralı III.David tarafından 976 ila 1001 yılları arasında inşa ettirilmiştir. Yunanların dini yapılarında sıkça rastladığımız Yunan haçı ve bazilika olarak bilinen planların bir araya getirilmesiyle oluşan kilisede çeşitli hayvan figürlerine sıkça rastlayabilirsiniz. Haho Kilisesi, 19.yüzyılda yapılan düzenleme çalışmalarının ardından cami olarak kullanılmaya başlamıştır. Yapının camiye dönüştürülmesinin ardından ismi de Taş Cami olarak değiştirilmiştir. Kilisenin büyük taşlardan inşa edilmesi sebebiyle bu ismi alan cami, halk arasında zaman zaman Haho Kilisesi olarak anılmaktadır. Girişinde uzun kenarlara oval kemerli bir kapı bulunduran yapıyı ziyaret etmek isteyenler hem kilise halinden kalan eserleri görebilir hem de ibadethane olarak kullanabilirler.
Oltu Rus Kilisesi
Erzurum’da bulunan kiliseler arasında önemli bir yere sahip olan Oltu Rus Kilisesi, şehrin Oltu ilçesinde yer almaktadır. Kilisenin üzerinde inşasına dair bir kitabe bulunmaması, kiliseye dair kesin bilgilere ulaşılamamasına sebep olmuştur. Net bir bilgi olmamakla birlikte Osmanlı-Rus muharebesi sonrasında Ruslar tarafından 1890 yılları civarında yapıldığına inanılır. Dikdörtgen şeklindeki sütunların desteğiyle ayakta duran yapıda, kiborion tarzında orta boyutlu bir kubbe yer almaktadır. Diğer kiliselere oranla daha kısa bir yapıya sahip olan kilisenin giriş kapıları da dışa doğru çıkıntılı bir şekilde inşa edilmiştir. Oltu Rus Kilisesi’ni ziyaret etmek isteyenler şehir merkezinden 118 kilometrelik bir mesafe kat ederek bölgeye ulaşabilirler.
Çobandede Köprüsü
Tarihi İpek Yolu’nun geçiş güzergahına inşa edilen Çobandede Köprüsü, 1298 yılında İlhanlılar tarafından yaptırılmıştır. Köprünün üzerinde bulunan bezemelere bakacak olursak Selçuklu ve İlhanlı mimari örneklemesiyle inşa edildiğini söyleyebiliriz. 128 metre uzunluğundaki köprünün en yüksek bölgesi nehir tabanından 30 metre yüksekliğe sahiptir. Yedi sağlam kemerin oluşturduğu köprünün ayaklarına daha sağlam olması için ardıç ağaçları dikilmiştir. Son dönemlerde yapılan bakım onarım çalışmalarında köprünün giriş gözü kapatılmıştır. 30 metre genişliğindeki heybetli köprünün ağırlığını düşürmek amacıyla alt duvarlar arasında boşluklar bırakmış ve üst kısımları oval olarak şekillendirilmiştir. Günümüzde aktif olarak kullanılan, araç ve yaya geçişlerine imkan tanıyan Çobandede Köprüsü en son 2011 yılında restorasyona uğramıştır.
Hınıs Kanyonu
Hınıs Kanyonu Erzurum’un güney bölgesinde bulunan etrafı dağlarla ve engebeli arazilerle çevrili 1720 rakıma sahip bir ovanın üzerinde yer almaktadır. 1734 yılında Muş bölgesinin beylerinden olan Alaeddin Bey tarafından yaptırılan kanyon içerisinde iki farklı cami de bulunmaktadır. Hınıs Çayı olarak bilinen akarsu her mevsimdeki ayrı güzel görüntüsüyle kanyonun içerisinden akıp gitmektedir. 7 kilometre uzunluğa sahip kanyonun içerisinden geçen çayda su seviyesinin yüksek olduğu zamanlarda rafting sporu yapılabilmektedir. Ayrıca etrafını çevreleyen engebeli dağlarda dağ tırmanışı da yapmak mümkündür.
Erzurum Saat Kulesi
Erzurum Saat Kulesi, bölgedeki en eski İslami eserlerin başında gelmektedir. Kulenin yapılış amacı diğer saat kulelerine göre farklılık göstermektedir. Erzurum’da bulunan saat kulesi İç Kale Mescidi üzerine minare görevi görmesi maksadıyla yaptırılmıştır. Minarenin etrafından yüksek ve uzun surlar bulunur ve bu surlar İç Kale bölgesini çevreler. 16. Yüzyılın başlangıcında görkemli minarenin üst kısmı yıkılmıştır. Uzunca bir süre bu şekilde kalan minareye 1848 ve 1881 yıllarında saat eklenmiştir. Yapılan bu değişiklikten sonra eski hali minare olan yapı Saat ve Gözetleme Kulesi olarak işlev görmeye başlamıştır.
Erzurum Atatürk Evi Müzesi
Erzurum Atatürk Evi Müzesi’nin mazisi 19. Yüzyıla kadar uzanmaktadır. İlk başlarda Erzurum halkından zengin bir birey tarafından inşa ettirilen konak, dönem içerisinde kısa bir zamanlığına Alman Konsolosluğu olarak da kullanılmıştır. 1918 yılında Erzurum’un kurtuluşunun ardından Erzurum Valiliği’ne tahsis edilen yapı, bir yıllığına Vali Mahir Akkaya’nın da evi olmuştur. Valinin tayin olmasıyla birlikte konak tekrar boşaltılmıştır. 1919 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün Erzurum Kongresi için şehre gelmesiyle birlikte 52 gün boyunca Atatürk ve bazı arkadaşlarının kaldığı konak bu dönemde çok değerli ve anlamlı bir öneme sahip olmuştur. Atatürk’ün vefatından sonra çeşitli kurumlara tahsis edilen konak, 1984 yılında Atatürk Evi Müzesi olarak ziyaretçi kabulüne başlamıştır.
Erzurum Arkeoloji Müzesi
Erzurum Arkeoloji Müzesi kuruluş tarihi itibariyle dört kez yer değiştirmiştir. Son olarak 1964 yılında müze için yeni bina yapımına karar verilmiştir ve 1968 tarihinde müze açılmıştır. 6 bin metrekarelik büyük bir bahçe içerisinde yer alan müze binası, tarihi açıdan bir önem taşımamaktadır. Erzurum’un merkezinde bulunan Arkeoloji Müzesi’nde Erzurum’dan ve çevresindeki bölgelerden toplanarak getirilen eserler sergilenmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olan müze, bu yazının yazıldığı tarih itibariyle ile kapalı durumdadır. Müzeyi ziyaret etmek istiyorsanız öncelikle 0442 233 04 14 numaralı müze yönetimini arayarak müzenin açık olup olmadığını sorunuz.
Cimcime Hatun Kümbeti
Cimcime Hatun Kümbeti 14.yüzyılda inşa edilmiştir. Kümbet içerisinde kitabe olmadığından kesin olarak bilinmese de kümbetin Firuze adında bir kadına ait olduğu tahmin edilmektedir. Erzurum’un bilindik camilerinden birisi olan Ulu Cami’nin yakınında yer alan kümbet, konum olarak da Cumhuriyet Caddesi’nin tam ortasında bulunmaktadır. Kaldırımın üzerinde bulunan kümbet, çevresinden her gün binlerce insan geçmesine rağmen hiçbir şekilde zarar görmemiş ve sağlam olarak ayakta kalmayı başarmıştır. Tabi bu durumda tarihine oldukça önem veren Erzurum halkının hassasiyeti de önemli rol oynamıştır.
Ebu İshak Kazeruni Türbesi
Çift Minareli Medrese ile birleşik bir yapıda olan Ebu İshak Kazeruni Türbesi’nin yapılış tarihi kesin olarak netlik kazanmamıştır. Ancak Çifte Minareli Medrese’nin sur duvarlarının üzerindeki burçlardan bir tanesinin kubbe ile devamı getirilip türbe yapıldığını düşünürsek Çift Minareli Medrese’den sonra inşa edildiğini kolaylıkla anlayabiliriz. İslam dini için önemli düşünürlerden birisi olan Ebu İshak Kazeruni’nin gerçek mezarı burada yer almıyor. Burası sadece bir makamdır ve temsili olarak türbeye dönüştürülmüştür. Ebu İshak Hazretleri’nin naaşı Kazerun bölgesinde bulunmaktadır.
Nene Hatun Tarihi Milli Parkı
Nene Hatun Tarihi Milli Parkı, Osmanlı’nın Erzurum’da Ruslar ile verdiği mücadele gözünü kırpmadan düşmana koşan kahraman kadın Nene Hatun anısına yapılmış olan bir parktır. Rusların Aziziye tabyalarına saldırıp ilk ikisini almasının ardından haber alan Erzurum Halkı ve Nene Hatun, hiç düşünmeden tabyalara koşarak verdikleri mücadele sonrası tabyaları geri almayı başarmışlardır. 1955 yılında vefat eden Nene Hatun, Aziziye Anıtı’nın hemen yanına defnedilmiştir. 387 hektarlık oldukça büyük bir alan üzerine kurulan park, 2009 yılında milli park ünvanını almıştır. Nene Hatun Tarihi Milli Parkı’nda Mecidiye ve Aziziye Tabyaları, Aziziye Anıtı ve kahramanca çarpışarak adını tarihe yazdıran Nene Hatun’un kabri bulunmaktadır.
Erzurum Kaplıcaları
Türkiye’nin soğuk illerinden birisi olan Erzurum’da son derece modern kaplıca tesisleri yer almaktadır. İskelet ve ortopedik rahatsızlıklara iyi gelen kaplıca suları, yerine göre 46 derece sıcaklığa kadar çıkabilmektedir. Erzurum’a özellikle kış aylarında geliyorsanız kaplıcaların tadı bir başka olacaktır. Adeta kemiklerinizi ısıtacak bu kaplıcalar şehrin belirli bölgelerinde yer almaktadır. Pasinler Kaplıcaları, Ilıca Kaplıcası, Aziziye Termal Tesisleri ve Akdağ Kaplıcası Erzurum’un öne çıkan kaplıcaları arasında yer almaktadır.