İstanbul Gezilecek Yerler (En İyi 51 Yer)
Tarihin ve dünyanın kalbi burada atıyor! İşte İstanbul'u ziyaret edenlerin mutlaka keşfetmesi gereken eşsiz yerler.
İstanbul gezilecek yerler listemizde dünyanın en seçkin metropollerinden birisi olan ve tarihin tüm benliğiyle gün yüzüne çıktığı İstanbul’da görmeden şehirden ayrılmamanız gereken yerleri sıraladık. Sadece ülkemizin değil aynı zamanda dünyanın da en eski yerleşim yerlerinden ve şehirlerinden birisi olan İstanbul, adına destanlar, kitaplar, şarkılar ve şiirler yazılan, gezerken tüm duyguları bir arada hissedebileceğiniz ender kentlerin başında gelmektedir. Ülkemizin en kalabalık nüfusuna sahip İstanbul, doğal güzellikleri, camileri, kiliseleri ve kaleleriyle neden bunca insanın burada yaşama arzusu beslediği sorusuna da cevap vermektedir.
İlk yerleşim tarihinin MÖ 6000 yılına kadar uzandığı İstanbul, günümüze ulaşana kadar birçok devlete, medeniyete ve savaşa tanıklık etmiştir. Bu nedenledir ki şehir sınırları içerisinde yüzlerce tarihi yapı inşa edilmiş ve günümüzde bize tarihi en iyi şekilde yansıtan eserler bırakmıştır. Tabii ki İstanbul’u sadece tarihi yapılarıyla ele almak, şehrin doğal güzelliğine haksızlık olacaktır. Tepelerdeki manzaraları, otantik yapısı, eşi benzeri bulunmayan boğazı ve günümüze kadar korunmuş yeşil ormanlarıyla ülkemizde gezilmesi gereken en güzel yerler İstanbul’da bulunmaktadır. Görülmeye değer sayısız eseri, yapıyı ve doğallığı içinde saklayan İstanbul gezilecek yerler listemizden 51 yer ile sizi baş başa bırakıyoruz.
İstanbul Gezilecek Yerler
İstanbul gezilecek yerler yazımızda tarihe bizzat tanıklık etmiş, aşıklar şehri olarak anılan İstanbul’da ziyaret edebileceğiniz 51 farklı bölgeyi daha yakından inceleyerek yerler hakkında daha fazla detaya sahip olabilirsiniz.
İstanbul’un sadece belirli bölgelerinde gezilecek yerler arıyorsanız yerel rehber niteliğindeki bölgesel gezi rotalarına aşağıdan ulaşabilirsiniz.
- İstanbul Anadolu Yakası Gezilecek Yerler
- Kadıköy Gezilecek Yerler
- Üsküdar Gezilecek Yerler
- Şile Gezilecek Yerler
- Balat Gezilecek Yerler
- Beykoz Gezilecek Yerler
- Büyükada Gezilecek Yerler
- Heybeliada Gezilecek Yerler
Galata Kulesi
Galata Kulesi, İstanbul gezilecek yerler arasında en popüler olan ve tarihi açıdan önem taşıyan bir yapıdır. İstanbul’un en bilindik yapılarından olan ve ziyaretçilerin sadece bu kuleyi görmek için şehir dışından bile çıkıp geldikleri Galata Kulesi, ilk olarak 1335-1359 yılları arasında inşa edilmiştir. İstanbul manzarasına hakim bir konumda olan kule, 2020 yılında geçirdiği restorasyon sonucunda müze olarak sergiye açılmıştır. Ziyaretçiler, kuleden İstanbul manzarasını seyredebilirler ve aynı zamanda kule içinde bulunan sergi alanlarını da gezebilirler. Galata Kulesi’nin üst katında bulunan restaurantta ise, İstanbul manzarası eşliğinde yemek yeme imkanı da bulabilirler. Galata Kulesi’ne gitmişken kuleye çıkan sokaklarda dolaşmayı ihmal etmeyin. Ayrıca dar sokaklarıyla tarihe yolculuk edeceğiniz bu muhteşem bölgede harika fotoğraflar çekinebilirsiniz.
Galata Kulesi girişi hakkında detaylı bilgi için Galata Kulesi Giriş Ücreti yazımıza göz atabilirsiniz.
Kız Kulesi
Kız Kulesi, Üsküdar’da Bizans döneminden bu yana günümüze kadar ulaşmış tek eserdir ve boğazın en güzel manzaralarından birine sahiptir. Kız Kulesi, Üsküdar’ın ve İstanbul Boğazı’nın simgesi haline gelmiştir ve eski adıyla Leander Kulesi olarak bilinir. Kız Kulesi’ne çıkmasanız bile kuleyi yakından gören sahil bandından kuleyi gözlemleyebilirsiniz. Kız Kulesi’nin geçmişi MÖ 24 tarihine kadar dayandığı bilinmekle birlikte Karadeniz üzerinden bölgeye gelen gemiler için, denizin ortasına bulunan bir kaya üzerine inşa edildiği tahmin edilmektedir.
Kız Kulesi aynı zamanda halk arasında dolanan bir efsaneyle de anılmaktadır. Kulenin hayranlık uyandıran manzarasına ilave olarak, oldukça romantik bir hikâyeyle de yıllarca dillerde dolaşmaya devam etmiştir. Efsaneye göre, kulede yaşayan bir genç kız, boğaz boyunca geçen bir yolcu gemisiyle İstanbul’a gelen bir genç adama aşık olmuş ve bu aşkını ona mesaj göndererek ilan etmiştir. Genç adama mesaj ulaştıktan sonra, iki genç arasında bir iletişim kurulmuş ve bu iletişim sayesinde iki genç arasında da uzun süreler boyunca devam eden bir aşk hikayesi başlamıştır. Efsaneye göre, bu aşkın sonucunda da kule, Kız Kulesi adını almıştır.
Ayasofya Camii
Ayasofya Camii, Dünya Mirası listesinde yer alan ve aynı arazi üzerine üç kez farklı şekillerde yapılmış bir tarihi yapıdır. Ayasofya, İlk olarak açılışı 360 yılında gerçekleşen yapı, kilise olarak inşa edilmiştir. Ancak 404 yılında bölgede çıkan isyanlar sırasında büyük bir yangına maruz kalmıştır ve yapının geneli büyük oranda zarar görmüştür. Üç farklı zamanda üç farklı şekilde inşa edilen yapının bugün üçüncü halini görmekteyiz ve yapı bugünkü haliyle “Üçüncü Ayasofya” olarak adlandırılmaktadır. Devletlerin dini merkez görevini üstlenmiş Ayasofya, 1453 senesinde İstanbul’un fethedilmesiyle birlikte II.Mehmed tarafından cami olarak işlev görmeye başlamıştır. Ayasofya Camii, eski İstanbul’un simgelerinden biri olmasının yanı sıra, aynı zamanda tarihi yapılar arasında da en önemli olanlarındandır.
Ayasofya Camii, Bizans ve Osmanlı uygarlıklarının izlerini taşımaktadır ve bu nedenle de ziyaretçiler tarafından oldukça ilgi görmektedir. Ayasofya Camii, Bizans döneminde inşa edilirken, yapının içinde bulunan mozaikler, freskler ve süslemeler Bizans sanatının önemli örneklerini gözler önüne sermektedir. Osmanlı döneminde ise, camii içinde yapılan restorasyonlar ile birlikte, cami içinde bulunan mozaikler ve freskler örtülmüş ve yerlerine Osmanlı stili süslemeler yapılmıştır. Ayasofya Camii, ziyaretçilerine Bizans ve Osmanlı uygarlıklarından kalma kültürel izleri gösterirken, aynı zamanda da tarihi ve geçmiş dönem mimarileriyle bizleri eşsiz bir tarih yolculuğuna çıkarmıştır. Yakın tarihte müze olarak kullanılan yapı, yıllar sonra Temmuz 2020 tarihinde tekrar ibadete açılmıştır.
Ayasofya Camii girişleri hakkında kapsamlı bilgi almak için Ayasofya Giriş Ücreti yazımızı okuyabilirsiniz.
Dolmabahçe Sarayı
Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahların devlet işlerini yürütmesi amacıyla 13 yıllık uzun bir sürede inşa edilmiştir. Sultan Abdülmecid’in emirleri doğrultusunda 1843 yılında inşaatına başlanan saray, 1856 tarihinde tamamlanarak hizmet vermeye başlamıştır. İçinde çok sayıda padişahın vakit geçirdiği, devlet yönetimlerini yürüttüğü sarayda Osmanlı tarihine dair çok sayıda eser yer almaktadır. Sarayın giriş kısmında ve bahçesinde çok sayıda tarihi yapı da bulunmaktadır. Mabeyin Dairesi’nin önünde sanat harikası yapay havuzlar, saray girişindeki görkemli saat kulesi bunlardan bazılarıdır. Dolmabahçe Sarayı’nı önemli kılan unsurlardan birisi de Mustafa Kemal Atatürk’ün burada vefat etmesidir. Atatürk, 1938 yılında Dolmabahçe Sarayı içerisinde bulunan kendisine ait olan odada yaşamını yitirmiştir. Bugün hala Atatürk’ün odası son kullanımdaki haliyle sergilenmeye devam etmektedir.
Dolmabahçe Sarayı girişleri hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için Dolmabahçe Sarayı Giriş Ücreti yazımızı inceleyin.
Yerebatan Sarnıcı
Ayasofya’nın güneybatı tarafında konumlanan Yerebatan Sarnıcı, 526 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, şehrin su ihtiyacını gidermek amacıyla inşa ettirilmiştir. Suyun içinde bulunan ve tavana kadar ulaşan görkemli sütunlarıyla devasa bir görünüm kazanan Yerebatan Sarnıcı, Osmanlı’nın İstanbul’u fethetmesiyle birlikte ilk yapılış amacını gütmeye devam etti. Ayrıca Sarnıç içerisinde bulunan sütunlarda çeşitli bezemeler kullanılmıştır ve bunlardan en çok ilgi göreni ise ters bir şekilde yapılan Medusa’nın yüzüdür. Osmanlı döneminde Sarayburnu ve Bahçe Kapısı bölgelerine, sarnıçtan su aktarılmaya devam edildi. İstanbul gezilecek yerler listemizde önemli bir yer tutan Yerebatan Sarnıcı, Doğu Roma mimari tarzıyla da dikkatli üzerine çekmektedir.
Miniatürk
Miniatürk, ülkemizde bulunan önemli eserlerin minyatür hallerinin açık alanda sergilendiği minyatür parkıdır. Beyoğlu ilçesinde bulunan park, 60 bin metrekarelik bir arazi üzerine inşa edilerek, dünyanın yüzölçümü bakımından en geniş minyatür parkı olma ünvanını elde etmiştir. Tarihi eserler ve yapıları bakımından oldukça zengin olan ülkemizde ki tüm önemli eserleri yerinde görmemiz mümkün değildir. Miniatürk tam olarak bu isteği az da olsa karşılamayı başarabilmiştir. 2003 yılında açılan ve içerisinde Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminin ön plana çıkan eserlerinin sergilendiği parkta dünyaca ünlü eserlerin küçük modellerini bir arada görmek mümkündür. Her eseri farklı bir güzellikte olan Miniatürk içinde bulunan ve ön plana çıkan bazı eserler şunlardır;
- Topkapı Sarayı
- Dolmabahçe Sarayı
- Ayasofya
- Süleymaniye Cami
- Kız Kulesi
- Aspendos
- Pamukkale
- Anıtkabir
Belirtilen bu eserler büyük arazi içerisinde bulunan eşsiz eserlerden sadece birkaçıdır. Miniatürk içerisinde orijinal haliyle birebir uyum içerisinde inşa edilen yaklaşık 100 eser bulunmaktadır. İstanbul’a geldiyseniz, ülkemizde bulunan çok sayıda önemli yapının minyatür hallerini görmenden gitmenizi tavsiye etmeyiz.
Miniatürk girişleri hakkında daha kapsamlı bilgi edinmek için Miniatürk Giriş Ücreti yazımıza göz atın.
Sultanahmet Camii
Mimar Sedefkar Mehmed Ağa’nın yapım görevini üstlendiği Sultanahmet Camii, 14 yaşında tahta çıkan ve Osmanlı’nın en genç padişahlarından biri olan I. Ahmed tarafından 1609-1617 tarihleri arasında inşa ettirilmiştir. Camii, genelde Avrupa da yaygın olsa da ülkemizde de “Mavi Cami” olarak bilinir. Bu ismi almasının nedeni ise hem cami içerisinde hem de kubbe içlerinde sıkça mavi-yeşil renklerinin yer almasıdır. Dönemin en kalabalık camilerinden birisi olan Sultanahmet Camii üzerinde 6 büyük minare bulunmaktadır. Bu sayı, Müslümanların kıblesi olarak kabul edilen Kabe’deki minare sayısıyla o dönemde aynıydı. Ancak Osmanlı Padişahları, Kabe yüksekliğinden daha yüksek camiler ve minare sayısından daha fazla minare yapımının Kabe’ye saygısızlık olduğunu düşündüğünden I. Ahmed’in önderliğinde Kabe’ye bir minare daha eklenerek toplam 7 minare sayısına ulaştırılmıştır.
Kapalı Çarşı
İstanbul’un ticaret kalbinin attığı önemli noktalardan birisi olan Kapalı Çarşı, dünyanın en büyük ve eski kapalı ticaret meskenlerinden birisidir. İçerisinde satış yapan yaklaşık 4 bin dükkan ve bu dükkanlarda görevli olarak çalışan 25 bin civarında personel bulunmaktadır. Kapalı Çarşı’nın yoğun günlerde çarşı içerisinde 500 bin kişiye varan ziyaretçileri ağırladığı söylenmektedir. Kesinliği tam olarak bilinmemekle birlikte Kapalı Çarşı, dünyanın ilk ticaret merkezi olarak kabul edilir ve 2014 tarihinde dünyanın en fazla ziyaretçi çeken turistik yeri olarak belirtilmiştir. Kapalı Çarşı içerisinde iki farklı bedesten bulunmamaktadır ve bunlardan ilki Bizans döneminde inşa edildiği bilinen Cevahir Bedestenidir. İkinci yapı olan Sandal Bedesteni ise Fatih Sultan Mehmed tarafından 1461 yılında inşa ettirilmiştir.
İstanbul’da yaşayan ve turistik amaçlı bölgeye gelenlerin uğrak noktası olan Kapalı Çarşı, 26.11.1954 tarihinde büyük bir yangına maruz kaldı ve yangının tamamen söndürülmesi 28 gün sürdü. Yangın söndürme çalışmalarında 489 itfaiye görevlisi yer aldı. Çıkan yangında önemli ölçüde zarar gören kapalı çarşı, hükümetin ve halkın el birliğiyle yeniden restore edilerek bugünkü halini aldı.
Topkapı Sarayı Müzesi
Topkapı Sarayı günümüzde tarihi yapısıyla ön plana çıksa da aslında yapılış amacı ve verdiği hizmetler yapının kendisinden daha büyüktür. Topkapı Sarayı, üç kıtaya yayılan bir imparatorluğun yönetim merkezi, Osmanlı Hanedanı’nın ikametgahı, imparatorluğun yönetiminde görev alacak devlet adamları ve onların eşlerini yetiştiren mükemmel bir eğitim merkezi olarak tanımlanır. Muazzam yapısıyla Osmanlı sanatını en üst noktaya taşıyan, yönlendiren ve biçimlendiren bir sanat eseri olarak anılan Topkapı Sarayı, 1478 yılında Osmanlı’nın önemli padişahlarından biri olan Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa ettirilmiştir. 700 bin metrekarelik oldukça büyük bir alan üzerine yayılmış vaziyetteki Topkapı Sarayı, bir tarafında Haliç diğer yanından ise Marmara deniziyle çevrelenmiş vaziyettedir.
Osmanlı devletinin yönetim merkezi ve padişahların resmi ikametgahı olan Topkapı Sarayı, sahip olduğu 86 bin eserle günümüzün en zengin saray müzelerinin başında gelmektedir. Topkapı Sarayı’nın tuğralarla işlenmiş kitabesinde yer alan sözler dikkat çekmektedir. Kitabede “Allah her zaman bu ülkeyi korusun ve kutup yıldızlarından yüce tutsun” sözleri yazılıdır.
Süleymaniye Camii
Mimar Sinan’ın en önemli eserlerinden birisi olan ve yapımı 1557 yılında tamamlanan Süleymaniye Camii, 10. Osmanlı Padişahı ve 89. İslam Halifesi olan Kanuni Sultan Süleyman adına inşa edilmiştir. Mimar Sinan’ın kalfalık dönemlerinde inşa ettiği bu muazzam yapı aslında içerisinde hastane, okul, medrese ve kütüphanelerinde bulunduğu Süleymaniye Külliyesi’nin önemli bir parçasıdır. Görkemi ve dayanıklılığı ile görenleri kendisine hayran bırakan cami, geçmişten günümüze 100’ün üzerinde deprem geçirmesine rağmen en ufak bir zarar görmeyerek ilk günkü haliyle ayakta kalmayı başarmıştır. Cami içerisinde Osmanlı’nın klasik mimari yapılarına örnek olarak çini, hünkar mahfili ve mihrabı gibi eserler görmek mümkündür.
Süleymaniye Camii, kendisini gören herkes tarafından oldukça ilgi ve değer görmüş olup, 1985 yılı içerisinde kültürel türünde UNESCO Dünya Mirası listesinde yer almaya başlamıştır.
Rumeli Hisarı
Rumeli Hisarı, Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul’un fethedilmesinden hemen önce İstanbul Boğazı’nın kuzey kısmından gerçekleşmesi muhtemel saldırıların önüne geçmek ve gemilerin geçiş güzergahlarını kontrolde tutmak amacıyla 1452 tarihinde ortalama 120 gün gibi kısa bir süre içerisinde inşa edilmiştir. Rumeli Hisarı, kuzey yönünden güney tarafına doğru 250 metre , doğu kısmından batı tarafına doğru ise 125 metrelik bir alanı üzerine yapılmıştır. Hisarın planının bu engebeli araziye uyum sağlayacak bir biçimde bizzat Sultan Mehmet’in kendi şahsı tarafından yapıldığının düşünülmesiyle birlikte planların çiziminin ise Mimar Müslihiddin tarafından çizildiği tahmin edilmektedir ancak bu bilgi kesinlik kazanmamıştır. Rumeli Hisarı, o günlerin geleneğine uygun olarak hisarın üç kulesiyle bedenlerinin masraflarını Sultan Mehmed’in vezirleri karşılamış ve bunların yapımına bizzat nezaret etmişlerdir.
Eyüp Sultan Camii
İstanbul’un en mağrur camisi ve şehrin fethinin müjdecisi olarak anılan Eyüp Sultan Cami, ismini Arap diyarlarından gelen Ebu Eyyüb’ten almaktadır. Ebu Eyyüb, Hz. Muhammed’in İstanbul övgüsünün ardından şehri fethetmek için bu bölgeye İslam ordusuyla birlikte gelmiştir ancak başarılı olamamıştır. Bunun üzerine kendi ülkesine geri dönmeyen Ebu Eyyüb, bu bölgede yaşamını sürdürmeye devam etmiş ve vefatının ardından vasiyeti üzerine surların önüne defnedilmiştir. Ebu Eyyüb’ün hayali 800 yıl sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından gerçekleştirilmiş ve fethedilmiştir. Eyüp Sultan Camii bu nedenle İstanbul’un fethinin adeta önceden müjdeleyen bir mektup olarak anılmaya başlamıştır. Eyüp Sultan Camii, tarihte iki kez yapılandırılmıştır. İlk yapı 1458-1459 tarihleri arasında ikinci yapı ise 1798-1800 yılları arasında inşa edilmiştir.
Çamlıca Kulesi
Çamlıca Kulesi, 100’den fazla radyo ve televizyon vericisini bir arada toplayarak tek noktadan yayın yapan, deniz hizasından 587 metrelik yüksekliğiyle şehrin çatısı konumunda görkemli bir yapıdır. Çamlıca Kulesi, sadece bir anten görevi görmekle yetinmiyor aynı zamanda şehir manzarasını izleyebileceğiniz harika bir gezinti yeri olarak yer alıyor. Ayrıca kule içerisinde bulunan kafeterya, restoran ve hediyelik eşya satılan bölümleriyle mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir nokta haline geliyor. Kule içerisinde toplam 49 kat bulunuyor. İstanbul gezilecek yerler listesi arasında bulunan Çamlıca Kulesi’ni ziyaret ettiğinizde üst kısımlarda bulunan restoranda manzara eşliğinde damak tadına uygun lezzetleri tadabilirsiniz. Yerli ve yabancı turistler tarafından yılda ortalama 4.5 milyon ziyaretçiye kapılarını açan görkemli kule, şehrin bir çok yerinden rahatlıkla görülebilmektedir.
Çamlıca Kulesi girişleri için Çamlıca Kulesi Giriş Ücreti yazımızda detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Gülhane Parkı
Gülhane Parkı, İstanbul’un bilindik ve meşhur semtlerinden birisi olan Eminönü sınırlarında yer almaktadır. Gülhane Parkı, Osmanlı döneminde padişahların devlet işlerini yürüttüğü Topkapı Sarayı’nın dış bahçelerinden birisi olarak faaliyet göstermekteydi. Tarihte önemli bir yer tutan park, 1912 tarihinde Topuzlu adıyla bilinen Cemil Paşa tarafından restore edilerek şimdiki halini almış ve halka açık bir gezinme parkı olarak ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmiştir. Adına şarkılar yazılan Gülhane parkı içerisinde yan kısımları ağaçlarla çevirili yürüyüş yolları, Aşık Veysel heykeli ve Roma döneminden kaldığı bilinen Gotlar Sütunu da bulunmaktadır. Yıllar boyunca halka açık olmasından dolayı zarar görmüş bir vaziyette olan park, 2003 tarihinde İBB tarafından aslına uygun biçimde restore edilmiş ve eski halini aratmayacak bir yapıya kavuşturulmuştur.
Mısır Çarşısı
Mısır Çarşısı, ilk planlama bir medrese olması için yaptırılmıştır. Ancak daha sonra caminin külliyesine gelir sağlanması açısından bir çarşıya çevrilir ve bugünkü haliyle Mısır Çarşısı meydana getirilir. Mısır Çarşısı’nın adının Mısır’dan gelen baharatlardan aldığını düşünülse de aslında çarşının yapım maliyetlerinin Mısır’dan alınan vergilerle inşa edildiği için Mısır Çarşısı adını almıştır. Çarşı içerisinde 18.yüzyıla kadar pamuk ve yorgan satışları yapılmış, bu tarihten sonra ise günümüzde hala devem eden baharat dükkanları çarşıya hakim olmuştur. İki farklı yapıdan oluşan “L” harfinin şeklini yansıtan çarşının üzeri kapalı vaziyettir ve iki bölümün birleştiği noktada küçük bir meydan yer almaktadır.
Çarşının her bölgesinde hizmet veren dükkanların yanı sıra, çarşı içinde bulunan meydanın duvar kısmında adına “Dua Balkonu” veya “Ezan Balkonu” denilen küçük bir balkon yer almaktadır. Ezan balkonunun eski dönemlere rivayet eden bir efsanesi vardır. Söylentilere göre çarşı esnafı dükkanlarını açmadan önce her sabah bu balkondan yükselen dualar eşliğinde hayırlı ve bereketli bir gün dileyerek dükkanlarını açarlardı.
Rahmi M. Koç Müzesi
Rahmi Koç Müzesi, İstanbul’da dünya sanayisi, ulaşım araçları, endüstri sektörü ve iletişim tarihindeki önemli ilerlemeleri sergileyen önemli bir müzedir. 1994’ten beri, Türkiye’nin bu alanlardaki ilk müzesi olarak faaliyet göstermeye devam eden müze, Türkiye endüstrisinin gelişmesinde de önemli bir isim olan Rahmi Koç’un çocukluk yıllarından bu yana biriktirdiği koleksiyonlara da ev sahipliği yapmaktadır. Yıllar içerisinde dünyanın dört bir köşesinden toplanan ve getirilen gramofon iğnesinden, gerçek boyutlardaki lokomotiflere, gemilere ve uçaklara kadar 15 bini aşkın obje müzede sergilenmektedir. Müzeden içeri adımınızı attığınız andan itibaren her yaşta ziyaretçiler için hem eğlenceli ve hareketli hem de öğretici bir gezi yolculuğu başlamaktadır.
Rahmi Koç Müzesi’nin nadiden objelerden oluşan dünyaca ünlü koleksiyonları, Haliç’in kıyısında Hasköy’de endüstriyel arkeoloji tarihinin ön plana çıkan örneklerinden olan Lengerhane ve Tersane binalarının içerisinde konumlanıyor.
Fatih Camii
İlklerin camisi olarak anılan Fatih Camii, 1766 yılında meydana gelen büyük bir depremde yıkılmasının ardından 1771 tarihinde önemli ölçüde bir restorasyona uğrayarak, günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur. Yedi tepe üzerine yapılan ilk güneş saatinin olduğu, ilk yangın havuzunun yapıldığı Fatih Camii, Osmanlılar’ın İstanbul’da kurduğu ilk üniversiteye de ev sahipliği yapmıştır. Ancak bir zamanlar caminin bulunduğu yerde Roma İmparatoru I. Konstantin tarafından yapılan ve Ayasofya’dan sonra en büyük kilise olan Havarriyun Kilisesi vardı.
İmparator Konstantin, Havariler Kilisesi’ni yaptığında buraya kendisiyle birlikte 6 adet sağında ve 6 tane solunda olmak üzere 13 adet mezar yeri hazırlattı. Bu mezar yerlerine imparatorluk sınırları içerisinde bulunan özellikle Kudüs bölgesinden getirttiği Hz. İsa’nın 12 Havarisinin kemiklerini gömmek istemiştir. Çabaları doğrultusunda Konstantin, yalnızca 3 tane Havari’nin kemiklerine ulaşabildi.
İstanbul Deniz Müzesi
Tarihi 1897 yılına kadar uzanan Deniz Müzesi, içende barındırdığı koleksiyon ve eserlerin zenginliği açısından aynı zamanda dünya çapında az rastlanan müzelerinden bir tanesidir. Denizlerde dünya hakimi olmuş bir milletin yeni nesillerine, atalarının başarılarını belgeler aracılığıyla anlatan müze, üstlendiği bu görevi koleksiyonunda bulunan 20 bin eser ve sayısız belgeyle yerine getirmektedir. Deniz Müzesi 126 yıllık bir geçmişe sahiptir. İlk etapta gemilerin sergilendiği müzeye zaman içerisinde kullanılan çeşitli kayıklar ve silah koleksiyonları da eklenmiştir. Deniz Müzesi bugünkü yerini alana kadar üç farklı yerleşim yerinde konumlanmış ve 2013 yılında 20 bin metrekarelik büyüklüğe sahip nihai ve son yerini almıştır.
Deniz Müzesi, Türk deniz tarihini yansıtan ve ziyaretçilerine bu tarihi yaşatan birçok değere sahiptir. Tarihi kayıklar koleksiyonuysa bu değerlerin en önde gelenlerinden birisidir. Bu koleksiyonda padişahların saltanat kayıklarıyla, saray çevresinin kullandığı Piyade gibi kayıklar yer almaktadır. Binlerce eseri ve deniz üzerindeki tarihimizi yansıtan en önemli yapılardan birisi olan Deniz Müzesi’ni ziyaret ederek, tarihi daha yakından inceleme ve görkemli kayıkları görebilme fırsatı bulabilirsiniz.
Yıldız Parkı
Yıldız Korusu adıyla da tanınan Yıldız Parkı, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde harika bir doğal ortamın içerisinde bulunmaktadır. Parkın içerisine ilk girdiğiniz andan itibaren, yeşillik alanların, yıllanmış ağaçların ve huzur verici suların eşliğinde keyifli bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Yıldız Parkı’nın içerisinde onlarca anıt ağaç bulunmaktadır. Ağaçların önünde qr kodlar bulunmaktadır ve bu kodları telefonunuza okutarak ağaçlar hakkında daha detaylı bilgilere erişebilme imkanı bulunmaktadır. Yakın tarihte bir yenileme çalışmasına tabi tutulan parka otantik bir görüntü yaratan asma köprü inşa edildi. Yıldız Parkı’nın mitolojik açıdan da önemli bir rivayete de ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Efsaneye göre Yunan Mitolojisinde keçi yüzlü, insan vücutlu Pan’ın flütünü ilk üflediği yer olarak bilinmektedir.
İstanbul Akvaryum
İstanbul Akvaryum, İstanbul’daki gezi sürecinize renk katacak ve deniz yaşamını çok yakından keşfedebilme imkanı sunacak büyük bir akvaryum kompleksidir. Dünyanın dört bir yanından getirilen deniz canlıların yer aldığı bu devasa akvaryum, 17 binden fazla nüfusa ev sahipliği yapıyor. Ayrıca İstanbul Akvaryum kompleksi sadece deniz canlılarıyla sınırlı kalmıyor. 17 farklı tema konsepti ve beraberindeki yağmur ormanı güzergahında coğrafi bir gezintiye çıkmanıza da olanak tanıyor.
Gezi ve keşif alanlarının yanı sıra farklı aktivitelerin de gerçekleştirilebildiği komplekste büyük bir havuz içerisinde köpekbalıklarıyla dalma fırsatı bulabiliyorsunuz. Üstelik bu dalışın ardından işletme tarafından “Dalış Sertifikası” kazanabiliyorsunuz. Hem çocuklar hem de yetişkinler için yeni keşiflerin yapılacağı ve uzun zaman akıldan çıkmayacak anıların biriktirileceği kompleksi ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederiz. İstanbul Akvaryum içerisinde bulunan bazı canlılar ve aktiviteler şunlardır;
Canlılar:
- Penguen
- Köpek Balığı
- Balon Balığı
- Melek Balığı
- Vatoz
- Palyaço Balığı
- Cüce Kayman Timsahı
Aktiviteler:
- Köpek Balıkları ile Dalış
- Balık Besleme
- Dalış Eğitimleri
- Pankart Açma Organizasyonu
- Su Altı Fotoğraf Çekimi
Yeni Cami
Valide Sultan adıyla da bilinen Yeni Camii, uzun yıllar boyunca devam eden bir yapım sürecine tabi olmuştur. İlk temelleri 1597 tarihinde Safiye Sultan tarafından attırılan ve son hali 1665 senesinde Hatice Sultan’ın girişimleriyle bitirilen caminin tamamen bitirilmesi yaklaşık 68 yıl sürmüştür. Yeni Cami’nin bir önemli özelliği ise Osmanlı ailesinin İstanbul şehrindeki inşa ettirdiği görkemli camilerin son örneklerinden birisi olmasıdır. İlk yapım döneminde denizin hemen kıyısına bitişik olarak inşa edilen cami, zaman içerisinde sınırlarındaki deniz suyunun doldurulmasının ardından denize olan uzaklık mesafesi artış göstermiştir. İçerisinde Osmanlı’nın birçok camide kullandığı çini örneklerine sıkça rastlanmaktadır. Son olarak geçtiğimiz yıllarda kapsamlı bir restorasyon geçiren camide bazı bölümler ve cami süslemesinde kullanan yaklaşık 30 bin çini onarılmıştır.
Pera Müzesi
2005 yılına kadar otel olarak hizmet veren tarihi yapı, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın girişimleriyle Pera Müzesi’ne dönüştürülmüş ve bu alanda faaliyet göstermeye başlamıştır. Müzenin giriş katındaki ilk koleksiyonunda tarih öncesi dönemlerden günümüzde Anadolu’da birçok alanda kullanılmaya devam etmiş tartmada ve ölçmede kullanılan aletler sergileniyor. Aynı katın ikinci bölümünde ise 1980’li yılların başlangıcında vakfa adını veren Suna Kıraç’ın istekleri doğrultusunda bir araya getirilmeye başlayan ve günümüze kadar yeni eserlerin eklenmesiyle genişletilmiş Kütahya Çini ve Seramikleri koleksiyonu bulunmaktadır. Müze içerisinde aynı zamanda belirli bir hikaye konsepti dahilinde sergilenen koleksiyon ve animasyonlara da rastlamak mümkündür. Pazartesi günleri hariç Pera Müzesi’ni haftanın her günü ücretli bir şekilde ziyaret edebilirsiniz.
Müze girişleri hakkında detaylı bilgi için Pera Müzesi Giriş Ücreti yazımızı ziyaret edebilirsiniz.
Panorama 1453 Tarih Müzesi
İstanbul’un fethinin en güzel görsel aktarım şöleni deneyimini yaşatan Panorama 1453 Tarih Müzesi, 2009 yılında faaliyet göstermeye başlamıştır. Dünyanın ilk tam panoramik müzesi olarak tanımlanan ve tarihe ilgi duyanların uğrak noktalarından birisi haline gelen müze, kendisini ziyaret eden misafirlerine adeta büyük fethi tekrar yaşatıyor. Fethin görseller ve bazı eserler ile birlikte anlatıldığı müze toplamda iki farklı ana bölümden meydana gelmektedir. İlk bölümde çizme resimlerle savaş hazırlıkları, fetih süreci, Fatih Sultan Mehmed’in çeşitli resimlerine uzanan güzergah bizleri karşılıyor. Müzenin önemli özelliklerinden birisi fotoğrafların 360 derece olarak yansıtılmasıdır. Bu sayede fotoğraflara uzun süre bakıldığı zaman görselleri üç boyutlu olarak görmeye başlayacaksınız. 1453 yılında gerçekleşmiş İstanbul fethini yeniden yaşamak isteyen ziyaretçilerin mutlaka bu müzeyi ziyaret etmelerini tavsiye ediyoruz.
Pierre Loti
Pierre Loti Tepesi’nin tarihi çok eski zamanlara dayanmaktadır. İstanbul’a gelen medeniyetlerin en çok vakit geçirdiği noktalarından birisi olan Pierre Loti, harika manzarası ve tertemiz havasıyla hem yerli hem de yabancı turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği bir yerdir. Pierre Loti, adını 18.yüzyıl civarlarında buraya gelen Fransız bir yazardan almıştır. Pierre Loti adındaki yazar, önemli romanlarını burada yazmış ve çok sayıda gününü bu tepede geçirmiştir. Tepe, yemyeşil bir doğaya sahip olmakla birlikte çevresinde yer alan kafeler sayesinde dinlenmek ve keyifli vakit geçirmek için inanılmaz bir fırsat sunuyor. Tepeden hemen aşağıya bakıldığı zaman Haliç’in mükemmel manzarasını, tarihi yarımadayı ve Galata Kulesi’ni buradan görmek mümkün. Sizde Pierre Loti’ye gelerek olağanüstü manzaraya tanıklık edebilir, kahvenizi yudumlayabilir ve Haliç Köprüsü’nün görkemli manzarasına karşı harika fotoğraflar çekinebilirsiniz.
Atatürk Arboretumu
Yazı başka kışı başka güzel olan ve içerisinde yüzlerce çeşit bitki türünü barındıran Atatürk Arboretumu’nda keyifli bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? Çiçeklerin arasından, yeşilin her tonundan muhteşem kokuları burnunuza ulaştıracak, içinizi huzurla dolduracak bu büyük bahçeyi görmeden İstanbul’dan ayrılmayın. İstanbul Sarıyer’de bulunan tam 296 hektarl gibi oldukça geniş bir arazi üzerine kurulu olan Atatürk Arboretumu’na toplu taşımayı kullanarak veya kendi özel aracınızla gelmeniz mümkündür. Yeşil ağaçların arasında huzurlu bir yolculuğun ardından Atatürk Arboretumu’na ulaşmış olacaksınız. Öncelikle belirtmek isteriz ki Arboretum girişleri ücrete tabidir. Ördekler, kaplumbağalar, kazlar ve birbirinden güzel bitkiler ile birlikte buraya hayran kalacaksınız. Kesinlikle burayı görmenizi istedik çünkü arboretumdan içeriye girdiğiniz andan itibaren nereye bakacağınızı şaşıracaksınız.
Sent Antuan Kilisesi
Sent Antuan Kilisesi, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan görkemli ve oldukça büyük bir yapıya sahip kilisedir. Kendisi gibi cemaati ve ziyaretçileri de oldukça geniş bir kitleden oluşmaktadır. St. Antuan Kilisesi, ilk olarak Assisili Aziz Fransua adına hitaben 1230 yılında tarafında yapılmıştır ancak günümüzdeki konumu ilk yapıldığı yerden çok farklı bir bölgede bulunmaktadır. Tarihte 17. Yüzyıl içerisinde iki yangından zarar görerek tekrar aynı arazi üzerine inşa edilen yapı, 1600’lü yılların son dönemlerinde eskilere oranla çok daha büyük bir yangınla karşı karşıya kalmıştır. Meydana gelen ve çevresindeki her şeyi yok eden üçüncü yangının ardından kilise, bugünkü halinin yer aldığı Beyoğlu ilçesine yeniden yapılmıştır. Neogotik mimari yapısıyla inşa edilen görkemli kilise kırmızı tuğlalardan, beyaz renkli süslemeler ve daire şeklindeki pencerelere sahiptir.
Sakıp Sabancı Müzesi
Türkiye’nin tanınmış ve en zengin iş adamlarından Sakıp Sabancı’nın adını verdiği Sakıp Sabancı Müzesi, İstanbul’un Emirgan semti sınırlarında hizmet vermektedir. Girişlerin ücretli olduğu müze, günümüze kadar önemli sanatçıların eserlerini sergilemesine fırsat sunmasından dolayı ülkemizin en bilindik sanat müzelerinden birisi haline gelmiştir. Müze içerisinde çeşitli resim koleksiyonlarına ve hat sanatı örneklerine sıklıkla rastlayabilirsiniz. Ayrıca müzenin sabit koleksiyon sergilerinin yanı sıra dönemlere göre farklılık gösteren sanat sergisi konseptleriyle eser yelpazesinde devamlı güncellemeler yapılmaktadır. Yapısıyla da ünlü müzenin önünde bulunan at heykelinden dolayı Atlı Köşk adını alan binanın geçmişi yaklaşık 100 yıl kadar eskiye dayanmaktadır.
Vialand Tema Park
Vialand Tema Parkı kuşkusuz, İstanbul’da eğlencenin ve adrenalinin doruklarını yaşayacağınız alanların başında gelmektedir. Onlarca çeşit oyun alanları, Roller Coaster ve gezi alanlarını içinde barından tema parkta her dakikanız eğlenerek geçecektir. Vialand’a aileler her ne kadar çocukları için gitse de kendilerini de bu eğlenceden mahrum bırakmak istemeyerek onlara eşlik etmeye başlıyor. Devasa oyuncakları, su ve kara aktiviteleri, tarihi sokak canlandırmalarıyla her yıl binlerce insanın ziyaret ettiği tema parka ücretli olarak giriş sağlanıyor. Vialand’a sabah erken saatlerde gelirseniz tüm alanları kapsayacak bir bilet almanızı öneririz. Çünkü buraya giriş yaptıktan sonra tüm alanları tek tek denemek isteyeceksiniz. Üstelik tesis içerisinde bulunan restoran ve kafelerden yiyecek içecek ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.
Vialand giriş detayları hakkında daha kapsamlı bilgi almak için Vialand Giriş Ücreti yazımızı inceleyebilirsini.
Madame Tussauds İstanbul
Dünyaca ünlü balmumu heykel müzelerinden birisi olan Madame Tussauds İstanbul, şehrin en işlek ve kalabalık kısımlarından biri olan İstiklal Caddesi’ndeki Grand Pera binasının içerisinde yer almaktadır. Madame Tussauds adında dünyada faaliyet gösteren müzelerin 21. Olarak açılan balmumu müzesinde birbirinden ünlü kişi ve karakterlerin heykellerini görebilirsiniz. Tarihi ve siyasi liderler, teknoloji ve kültür alanında ün yapmış kişiler, sinema ve müzik sanatçıları gibi birçok önemli değeri müze içerisinde görebilirsiniz. Gerçeğine bire bir benzeyen balmumlarıyla birlikte resim çekinebilir, tanımadığınız ama bilmeniz gereken isimleri öğrenerek genel kültürünüzü genişletebilirsiniz. İşte Madame Tussauds İstanbul Balmumu Müzesi içerisinde sergilenen eserlerden yalnızca birkaçı;
- Mustafa Kemal Atatürk
- Fatih Sultan Mehmed
- Mimar Sinan
- Steve Jobs
- Albert Einstein
- Marilyn Monroe
- Tom Cruise
- Muhammed Ali
- Messi
- Michael Jackson
Aya İrini
Hagia Eirene adıyla da anılan Aya İrini, Ayasofya’nın yapımıyla aynı dönemde inşa edilmeye başlanmıştır. Topkapı Sarayı’nın avlu kısmında bulunan yapı, sarayı ziyaret edenlerin ikinci uğradığı meskenlerden birisi olmuştur. Ortodoks Hristiyanlık inancının önemli temsilcilerinden birisi olan Aya İrini, İstanbul’da Bizanslılar tarafından inşa edilen en eski kilise olarak günümüze kadar gelmiştir. İstanbul’da Bizanslılar tarafından yapılan tüm kiliseler, Osmanlı döneminin ardından camiye çevrilmiştir. Aya İrini ise bu kiliselerin dışında kalarak günümüzde camiye dönüştürülmeyen tek Bizans kilisesi olma ünvanını elinde tutmuştur. 4.Yüzyıl civarlarında ilk inşaatına başlanan yapıda Bizans mimarisinin klasik örnekleri ön plana çıkmaktadır. Taş ve tuğla kullanılarak inşa edilen Aya İrini’nin tam olarak hangi mimar ya da mimarlar tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
Topkapı Sarayı girişleri hakkında detaylı bilgi almak için Topkapı Sarayı Giriş Ücreti yazımızı okuyabilirsiniz.
Çırağan Sarayı
Yapımına 1863 yılında başlayan ve dört yıl sonra tamamlanan Çırağan Sarayı, dönemin önemli devirlerinden birisi olan Lale Devri’nin simgesel açıdan en önemli örneklerinden birisidir. Çırağan Sarayı, Beşiktaş ilçesine yapılmadan önce bu bölgede 17.yüzyılda Kazancıoğlu Bahçeleri olarak adlandırılan hatırı sayılır büyüklükte yeşillik bir alandı. Sultan III. Ahmed, İbrahim Paşa’ya bu alanı hediye etmesiyle birlikte İbrahim Paşa, bu bölgede ilk yalıyı yaptırarak eşi Fatma Sultan’a armağan etmiştir. Çırağan Sarayı bölgesindeki ilk yapılanma bu şekilde inşa edilmiş olur. Daha sonra Sultan II. Mahmud’un tarih sahnesine çıkmasıyla birlikte, 1834 yılında bu yalı yıkılarak yerine ahşap görünümlü ama aslında taştan inşa edilmiş sarayın ilk hali oluşturulmuş. Ancak Abdülmecid tarafından bu sarayda yıkılıp yerine günümüzdeki haliyle Çırağan Sarayı yapılmıştır.
İstanbul Modern Sanat Müzesi
İstanbul Modern Sanat Müzesi halk arasında kısaca İstanbul Modern adıyla da sıkça duyduğumuz bir müzedir. Ülkemizin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olma ünvanına sahip İstanbul Modern, ilk olarak 2004 yılında Karaköy ilçesine kurulmuştur. Müze içerisinde çok sayıda ünlü sanatçılarından ellerinden çıkmış resim ve heykel gibi eserler sergilenmektedir. Oya Eczacıbaşı’nın başkanlığını yaptığı İstanbul Modern, günümüzde yeni binasına taşınmak üzeredir. Müzenin yeni binası da tıpkı eskisinin bulunduğu gibi Karaköy ilçesinde yer alacak. İstanbul gezilecek yerler arasında bulunan ve sanatın kalbinin attığı bu eserleri görmeden dönmeyin. İçinde sanat eserlerinden ziyade eğitim ve kursların da yer aldığı müze 2023 Ocak ayı için ziyaretçilere kapalıdır. Müzeyi ziyaret etmek isterseniz mutlaka internet sitesi üzerinden açık olup olmadığını araştırarak bilgi edininiz.
Büyük Mecidiye Camii
Ortaköy’de bulunan meşhur Büyük Mecidiye Camii’nin ismi size ilk başta yabancı gelse de hepimiz mutlaka hayatımızda bir kere fotoğrafına rastlamışızdır. İstanbul’u ziyaret eden insanların çoğu boğaz manzaralı ve deniz kıyısına hemen üzerine inşa edilmiş bu camide fotoğraf çekmeden bölgeden ayrılmamaktadır. Ortaköy Camii olarak da bilinen bu nadide eser, tıpkı bir mücevher gibi boğazın birçok noktasından ve Üsküdar’dan görünebiliyor. İstanbul’un ve Osmanlı döneminin önemli camileri arasında yer tutan Büyük Mecidiye Camii, I. Abdülmecit’in emirleriyle 1853 tarihinde yapımına başlanmış ve bir yıl sonra faaliyete geçirilmiştir. Caminin zarif ve görkemli iki minaresi bulunmakla birlikte şerefenin kısmında yaldıza boyalı akant yapraklarının ayrı bir görselliğe hitap ettiğini görebiliriz. Sanatsal işçiliğinin ortaya çıkardığı ihtişamla birlikte İstanbul’un bu tasarıma sahip tek örneğidir.
Beylerbeyi Sarayı
Tarihi yapısının taşıdığı önem kadar Sultan II. Abdülhamid’in sürgün yeri olmasıyla da adından bahsettiren Beyberleyi Sarayı, İstanbul Boğazı’nın hemen kıyısında Üsküdar ilçesinin sınırları içinde yer almaktadır. Günümüzde müze olarak faaliyet gösteren yapı, 1864 yılında tamamlanarak saray olarak hizmet vermeye başlamıştır. Vaktiyle sultanların yaşam sürdüğü görkemli yapının içerisinde Osmanlı’nın ihtişamının göstermesi olan kırmızı renk kullanılmıştır. Beylerbeyi Sarayı, Osmanlı döneminde ilk kez dış devlet yöneticilerinin ağırlandığı saray olarak tarihteki yerini aldı. Sarayın iç kısmındaki duvarlarda çok sayıda kitabe göze çarpmaktadır. Osmanlıca yazıların yer aldığı bu kitabelerin önlerinde ziyaretçileri bilgilendirmek amacı levhalar yer almaktadır. Sizde İstanbul gezilecek yerler listemizde bulunan Beylerbeyi Sarayı’nı ziyaret ederek Osmanlı döneminden kalma eserleri yakından inceleyebilirsiniz.
Beylerbeyi Sarayı girişleri hakkında daha detaylı bilgilere ulaşmak için Beylerbeyi Sarayı Giriş Ücreti yazımızı inceleyebilirsiniz.
Yedikule Hisarı
Asıl adı Yedikule Hisarı olan yapı genellikle halk arasında Yedikule Zindanları adıyla çağrılmaktadır. Zindan adını ilk okuduğumuzda aklımıza buranın tutsakların hapsedildiği bir zindan olduğu gelse de aslında yapının inşa amacı bu değildir. Yedikule Hisarı, Roma bölgesinden gelen kralları, yöneticileri ve ağır misafirleri karşılamak maksadıyla inşa edilmiştir. Bizanslıların ardından bölgeyi fetheden Fatih Sultan Mehmed, hisar içerisine 3 yeni kule daha eklenmesi istedi. Bu sayede hisarın surları yedi kule ile birbirine bağlanmış oldu. Yeni eklenen kulelerin ardından Yedikule Hisarı çok önemli ve benzerine çok nadir rastlanan bir özellik kazandı; Osmanlı mimarisiyle Bizans mimarisi aynı yapı içerisinde birbirlerinin önüne geçmeden yan yana yer almaya başladılar.
Kariye Camii
Kariye Müzesi, Bizans döneminden kalma görkemli bir manastır kompleksidir. Manastırın içinde küçük bir kilise de bulunmaktadır. İşte geçmişte kilise olarak kullanılan bu yapı günümüzde Kariye Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Osmanlı döneminde Türklerin İstanbul’u fethinden sonra aynı Ayasofya gibi burası da camiye çevrilmiştir. O dönemde hem kilisenin bulunduğu alan hem de mahalle “Kariye” adını almış ve bir de minare eklenmiştir. Cumhuriyet dönemine kadar cami olarak ibadet görevine aracılık yapan bu yapı, Cumhuriyet döneminde müze olarak sergilenmeye başlamıştır. Kariye’nin müzeye çevrilme işlemleri sırasında, üzerleri sıvayla kaplanan mozaikler yeniden açılmış, onarılmış ve tüm ihtişamıyla müze içerisindeki yerini korumaya devam etmiştir.
İstiklal Caddesi
İstiklal Caddesi, İstanbul’u ziyaret edenlerin mutlaka turlaması gereken bir caddedir. İstiklal Caddesi, 1900’lü yıllardan günümüze kadar hem İstanbul’un hem de ülkemizin en ünlü caddesi olarak kabul görmektedir. Uzunluğu 1.4 km olan caddenin iki yanında tarihi yapılara uygun binalar, binaların altındaysa farklı markalarla hizmet veren dükkanlar bulunmaktadır. Trafiğe kapalı olan caddenin ortasında geçen tramvay ise caddeye çok otantik bir görünüm kazandırmıştır. Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi çevresinde birçok önemli meydan ve tarihi yapıyı da barındırdığından gezmek için tercih edilecek mükemmel bir yer olmuştur. Sadece caddesiyle değil çevresindeki önemli yerlerle de anılan İstiklal Caddesi bölgesinde bulunan bazı yerler şunlardır;
- Galatasaray Lisesi
- Çiçek Pasajı
- İsveç Sarayı
- Kırım Kilisesi
- Yeşilçam Sokağı
- Aziz Antuan Kilisesi
- Galatasaray Müzesi
Çiçek Pasajı
Çiçek Pasajı, İstanbul’un meyhane kültürünün yaşatıldığı ender bölgelerden birisidir. Geçmişte tiyatro alanı olarak kullanılan yapı yangında yıkılmış ve daha sonra birçok kez el değiştirerek farklı faaliyetlerde hizmet vermiştir. Eskiden burada bulunan dükkanlarda çiçek satışları ve mezatları yapıldığı için bu yapı “Çiçek Pasajı” adını almıştır. Orta alanın üzerinde lüks dairede yaşamını sürdürenlerde bu bölgeye meyhane ve birahanelerin açılmasının ardından zamanla bu bölgeden taşınmışlardır. Günümüzde pasaj içerisinde bulunan dükkanların hemen hemen hepsi meyhane konseptiyle hizmet vermektedir. Masaların ve mekanların iç içe olduğu bu samimi ortamda sohbetlerde dostluklarda bir başka yaşanmaktadır. Akşam vakitlerinde mekanların açılmasıyla birlikte çok sayıda sokak sanatçısı da pasaja gelip keyifli akşamınıza eşlik etmektedir.
Taksim Meydanı
İstanbul’un kalbinin attığı ve her gün binlerce insanın gezintiye çıktığı Taksim Meydanı’nı gezmeniz için onlarca farklı sebep sunabiliriz. Taksim bölgesine adını veren meydan, İstanbul’un iş, alışveriş ve eğlence merkezlerinden biri olma özelliğini taşımaktadır. Meydan, İstanbul Boğazı’na bakan İstiklal Caddesi üzerinde yer alır ve burada yer alan İstiklal Caddesi Tramvayı, meydanın önemli ulaşım araçlarından biridir. Taksim Meydanı, aynı zamanda İstanbul’un en önemli turistik ve kültürel etkinliklerinin düzenlendiği yerdir. Özellikle yaz aylarında, meydanda düzenlenen müzik festivalleri ve diğer etkinlikler, İstanbul’u ziyaret edenler için unutulmaz anılar bırakacaktır.
Taksim Meydanı’nın ön plana çıkan yerlerinden birisi de Taksim Anıtı’dır. Taksim Anıtı, İstanbul’un en önemli sembollerinden biri olup, meydanın turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olmuştur. Taksim Meydanı, aynı zamanda İstanbul’un en önemli alışveriş merkezlerinden biridir ve burada yer alan mağazalar, lüks markaların ürünlerini sunmaktadır. Meydanın yanı sıra, İstanbul’un en önemli eğlence ve yeme-içme mekanları da meydanın hemen yanında yer almaktadır. Taksim Meydanı, İstanbul’un en önemli turistik ve kültürel merkezlerinden biri olup, İstanbul gezilecek yerler arasında mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir.
Anadolu Hisarı
Beykoz ilçesi sınırları içerisinde yer alan Anadolu Hisarı, I.Beyazıd’ın emirleriyle, Bizans’a verilecek askeri destekleri önlemek maksadıyla yapılmıştır. Güzelce Hisarı adıyla da anılan hisarın yapımı 5 yıl sürmüş ve 1395 yılında tamamlanmıştır. İstanbul Boğazı’nın hemen kıyısında yer alan yapı, çevresindeki eski yerleşim konakları ile birlikte tarihi ambiyansına güzel bir ahenk katmıştır. Osmanlı’daki savunma stratejileri arasında önemli bir konumda bulunan Anadolu Hisarı, fetihten sonra askeri maksatla kullanım amacını yavaş yavaş yitirmeye başlamış ve halkın yerleşim yerlerinden birisi haline gelmiştir. İç Kale ve Dış Kale ana bölümlerinden oluşan Hisar, Osmanlı kale mimarilerinin en belirgin özelliklerini taşıyarak ziyaretçilerine yansıtmaktadır.
İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi
İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi, Türkiye’nin İstanbul ilinde bulunan bir askeri müze. Müze, Türk Hava Kuvvetlerinin tarihi ve kültürel değerlerini sergileyen zengin bir koleksiyona sahip. İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi, Türk Hava Kuvvetlerinin kuruluşundan bugüne kadar geçen sürecin önemli olaylarını ve öncülerini anlatan birçok sergiye ev sahipliği yapmaktadır. Müzenin sergileme alanları arasında, tarihte savunma ve saldırı alanında faaliyet göstermiş savaş uçakları, havacılık tarihine dair belgeler, fotoğraflar, haritalar, hava kuvvetlerinin kullandığı ekipman ve araçlar gibi nesneler yer almaktadır. Müze, ayrıca havacılık eğitimine dair interaktif etkinlikler de sunmaktadır. İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi, Türk havacılık tarihine ilgi duyanlar için keyifli bir ziyaret noktasıdır.
Aya Yorgi Rum Kilisesi ve Fener Rum Patrikhanesi
Doğu Ortodoks inancının İstanbul’daki kutsal mekanlarından birisi sayılan Aya Yorgi Patrikhane Kilisesi, emsal kiliselere oranla daha küçük bir yapıya sahiptir. Bu küçüklük yalnızca kiliselerle kıyaslandığında değil, Müslüman inancında önemli bir yer tutan camiler göz önünde bulundurulduğunda da yine küçük bir yapıyla karşımıza çıkmaktadır. Bunun sebebi için farklı görüşler bulunsa da asıl sebep, Osmanlı’nın İslami yasalarında yer alan; kiliselerin İslami binalara nazaran daha küçük olması durumudur.
Hristiyan inancının önemli isimlerinden birisi olan aya Yorgi’ye adanmış bu küçük ama tarihi açıdan önem taşıyan kiliseyi akşamları 16:00’a kadar ziyaret edebilirsiniz. Ancak geçmişte de örnekleri bulunduğu gibi bazı grupların saldırasına uğrayan kilisede güvenlik önemleri hat safhadadır ve giriş – çıkış saatleri buna göre değişiklik gösterebilir. İstanbul gezilecek yerler planlarınız kapsamında, Hristiyanlar açısından tarihi ve dini açıdan önemli bir yer tutan bu kilisiye görmeden gitmedin.
Belgrad Ormanı
Yüzbinlerce çeşit fauna ve floraya ev sahipliği yapan İstanbul’un içinde ayrı bir dünya; Belgrad Ormanı. Şehirdeki bitki ve hayvan popülasyonunu barındıran en önemli doğal alanların başındaysa İstanbul’un Avrupa yakasında, Sarıyer ilçesi sınırlarında bulunan Belgrad Ormanı gelmektedir. Belgrad Ormanı adını kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad seferinden getirdiği esirlerin yerleştirildiği bölgeden almaktadır. Arkeolojik araştırmalara göre Belgrad Ormanı, ilk olarak Mezolitik dönemde ilkel toplumların barınma ve avlanma ihtiyaçlarını karşılamıştır. Bizans zamanındaysa orman bugüne dek süren içme suyu sağlama işlevini üstlenmiştir. Hem Bizans hem de Osmanlı döneminde Belgrad Ormanı’ndan şehrin merkezine kadar günümüzde hala ayakta duran pek çok su yapısı inşa edilmiştir. Milattan sonra 4.yüzyıldan itibaren ise kaliteli su üretimi bilinciyle orman sıkı bir koruma altına alınmıştır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi
İstanbul Arkeoloji Müzesi, şehrin en görkemli ve içerisindeki eserleriyle eski tarihe değinen sayılı müzelerden birisidir. Osman Hamdi Bey’in 29 yıl süren büyük uğraşlarının ardından Müze-i Hümayun dünyanın sayılı müzeleri arasına girmeyi başarmıştır. Osman Hamdi Bey’in Sadya adıyla da anılan Sidon’da yaptığı kazılarda bulduğu eseler 1887’de arkeoloji dünyasında önemli bir olay olarak kabul görmüştür. Bu olayların akabinde 1891 yılında kurulan müze 1 milyondan fazla parçadan oluşan koleksiyon boyutuyla da ünlüdür. Müzenin giriş kısmına göz gezdirecek olursak ilk bakışta girişin, üçgen alınlıkla örtülmüş ve dört görkemli sütunla sağlamlaştırılmış antik bir tapınak cephesine benzediğini görmekteyiz. Heykel ve lahitlerle ünlü İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde göze çarpan yüzlerce eser bulunmaktadır. İşte o eserlerden birkaçı;
- İskender Lahdi
- Büyük İskender Heykeli
- Apollon Heykeli
- Hernes Heykeli
- Afrodit Heykeli
- Mezopotamya Heykelleri
- Roma Heykelleri
Valens Su Kemeri (Bozdoğan Kemeri)
Bozdoğan Kemeri olarak da adlandırılan Valens Su Kemeri’nin İstanbul’da su ihtiyacının arttığı dönemlerde I. Konstantin tarafından inşa ettirildiği sanılmaktadır. Yapım yılı net olarak bilinmeyen su kemerinin muhtemelen Konstantin’in bölgede hüküm sürdüğü 306-337 yılları arasında bir tarihte yapıldığı tahmin edilmektedir. Konstantin’in emriyle inşa edilmeyen başlayan yapının bitimini görmeye kendisinin ömrü yetmemiştir. Yarın kalan inşaatı İmparator Valens’in tamamlatmıştır. Kemerin isimlerinden birisi olan Valens Su Kemeri de adını buradan almıştır.
Görkemli bir yapı haline gelen kemer hem Roma hem de Osmanlı dönemlerinde çeşitli restorasyonlara uğrayarak sağlamlaştırıldı ve yenilikler eklendi. Yapıldığı şekliyle günümüze kadar bozulmadan gelen Valens Su Kemerinin alt kanal kısımlarından bugün trafik akışı sağlanmaktadır. Çoğumuzun televizyon dizilerinde sıkça rastladığı bu görkemli ve tarihi yapıyı, İstanbul gezilecek yerler listenize ekleyip mutlaka en azından bir fotoğraf anısı kaydetmelisiniz.
Rüstem Paşa Camii
4.5 asırlık bir tarihe kadar uzanan Rüstem Paşa Camii, İstanbul’da 1561 yılında Sadrazam Rüstem Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Camii, Mimar Sinan tarafından planlanarak yapılmıştır. Yüzyıllara imza atan Mimar Sinan bu yapıda da taşa şekil vererek onu estetik zirvelere ulaştırmıştır. Taşı ve diğer mimari öğeleri insanlığın hizmetine sunarak onları bir ibadethaneye çevirmiştir. İstanbul’un siluetini oluşturan en önemli yapılardan birisi olan Rüstem Paşa Camii, Eminönü’nde Hasırcılar Çarşısı’nda bulunmaktadır. Camii, yüksek bir platform üzerine oturtulmuştur ve kıyı siluetine egemen bir konumdadır. Caminin bulunduğu yer Roma döneminden bugüne şehrin en işlek mekanlarından birisidir ve daha önce Rüstem Paşa Camii buraya inşa edilmeden önce yerinde Hacı Halil Mescidi bulunmaktaydı.
İstanbul Toy Museum
Oyuncak dünyası ve tarihinin ülkemizdeki önemli temsilcilerinden birisi olan İstanbul Oyuncak Müzesi, 2005 tarihinde Sunay ve Belgin Akın’ın girişimleriyle kurulmuştur. İçerisinde binlerce çeşit oyuncak türü barındıran müzedeki eserlerin büyük bir bölümü Sunay Akın tarafından 20 yıl gibi geniş bir süreç boyunca onlarca farklı ülkelerde gerçekleşen açık arttırmalara katılarak toplanmıştır. Çocuklar için unutulmayacak bir anı bırakacak müze içerisindeki oyuncaklar belirli sergiler dahilinde dizayn edilmiştir. Örnek vermek gerekirse uzay oyuncakları için farklı, araç oyuncakları için ise farklı bir bölüm oluşturulmuştur. Müzenin çocuklar kadar yetişkinlere de hitap etmesinin sebebi ise, yetişkinlerin çocukken oynadıkları oyuncakları bu müzede bulabilmeleridir. İstanbul gezilecek yerler listemizde yer alan ve İstanbul Toy Museum olarak anılan bu müzeyi varsa çocuklarınızla birlikte gezmenizi mutlaka öneririz.
Ihlamur Kasırları
Beşiktaş ile Nişantaşı arasında yer alan Ihlamur Vadisi’ndeki Ihlamur Kasrı, Sultan Abdulmecid’in emirleriyle 1849-1855 tarihleri arasında inşa ettirilmiştir. Toplamda iki bina ve çevresindeki bahçeden oluşan alan, zamanında şehrin dışında kalan sakin bir dinlenme yeri olarak ziyaret edilirdi. Zengin süslemeli Merasim Köşkü’nde padişahlar ve bölgeyi ziyaret eden diğer ülke kralları konaklardı. Bölgedeki diğer yapı olan Maiyet Köşkü’nde ise padişahlara hizmet eden ve çevre düzenlemelerinde çalışan görevliler hazır halde bulunurdu. Eski görünümünden hiçbir şey kaybetmeden günümüze ulaşan alanda yine bahçede yeşil ağaçlar ve göletler eşliğinde vakit geçirebilir, köşkleri ziyaret ederek içerisinde bulunan eşyaları yakından inceleme fırsatı bulabilirsiniz.
Harbiye Askeri Müzesi
İstanbul Harbiye Askeri Müzesi, 1841 yılında Dolmabahçe Sarayı’nın inşasında da mimarlık görevi üstlenen Osmanlı vatandaşı Garabet Amira Balyan tarafından inşa edilmiştir. 1936 yılına kadar Harp Okulu olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. 1936 yılından sonra Harp Okulu’nun Ankara’ya taşınmasının ardından çeşitli askeri birliklere ev sahipliği yapan yapı günümüzde müze olarak sergiye açıktır. Kuruluşu 15. Yüzyıla kadar uzanan ve son olarak 1993 yılında yapılan düzenlemeye Harbiye binasında konuşlandırılarak ziyarete açılan askeri müze, Türk tarihinin bütün dönemlerinin izlerini bugüne taşıyan eserleri, sahip olduğu 28 ayrı salonla ziyaretçilerine sunmaktadır. İçerisinde Osmanlı Kuruluş Salonu gibi odaları barındıran müzede gezerken adeta Türk tarihini bütün benliğiyle yeniden keşfedeceksiniz.
Yoros Kalesi
Yoros Kalesi, Boğazın Karadeniz bölgesinden gelen geçiş hattının doğu cephesinde yer almaktadır. Boğazın girişini kontrol etmek amacıyla inşa edilen Kale, masmavi suları ve çevresindeki yeşillik alanlarıyla görenleri kendisine hayran bırakıyor. 1305 yılında Türklerin eline geçen kale aslında bir Bizans yapısıdır. Kısa bir süreliğine Cenevizlilerin eline geçen kale daha sonra Osmanlılar tarafından tekrar fethedilmiştir. İstanbul’un fethedilmesiyle birlikte Yoros Kalesi’nin tüm yönetimi artık Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. Ve II.Bayezid bu kaleyi restore ettirmekle kalmamış aynı zamanda yeni yapıları da kale içerisine dahil etmiştir. Bunlardan en önemlisi “Yoros Kalesi Mescidi” adındaki, Müslümanlar için inşa edilmiş bir ibadethanedir. Tarihi öneminin yanı sıra benzerine nadir rastlanan bir manzaraya sahip olan Yoros Kalesi’ni İstanbul gezilecek yerler rotasında mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Yavuz Sultan Selim Camii
İstanbul’un en bilindik ve önemli İslami yapılarından birisi olan Yavuz Sultan Selim Camii, Osmanlı’nın 10. Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın emirleriyle, kendisi gibi Osmanlı’nın önemli padişahlarından birisi ve babası olan Yavuz Sultan Selim’e ithafen inşa ettiriliştir. Haliç’in eşsiz manzarasına hakim bir konumda konuşlanan camii, yedi tepe olarak adlandırılan bölgelerden birisine yapılmıştır. Fatih bölgesindeki yapılar arasından ve deniz seviyesinden net bir şekilde görünebilen caminin 1522 yılında yapıldığı bilinmektedir. Yapım yılı net bir şekilde bilinen caminin mimarının kim olduğu ise günümüzde hala tartışma konularından biridir. Özel süsleme ve çeşitli işlemeleriyle Osmanlı’nın klasik cami mimarilerinin en belirgin örneklerinden birisi olan yapı, eski yapılara ve İslam tarihine ilgi duyan ziyaretçiler için mutlaka gezilmesi gereken bir bölge olarak işaretleniyor.
İstanbul’da gezilecek yerler tabii ki bu adı geçen yerlerle sınırlı değildir. Dünyanın en önemli yıllarına ve tarihi olaylarına tanıklık etmiş İstanbul’da, gezebileceğiniz diğer yerlerden bazıları şunlardır;
- Beyazıt Meydanı
- Haydarpaşa Garı
- Laleli Camii
- Şerefiye Sarnıcı
- Küçüksu Kasrı
- Sea Life Akvaryum
- Otağtepe Fatih Korusu
- Moda Sahil Parkı ve Yürüyüş Yolu
- Dolmabahçe Camii
- Emaar Akvaryum
- Hababam Sınıfı Müzesi
- Barış Manço Evi
- Atatürk Kent Ormanı
- Pendik Sahili
- Mimar Sinan Camii
- Abdülmecid Efendi Köşkü
- Ortaköy Camii
- Yıldız Sarayı
- Ahrida Sinagogu
- Küçüksu Kasrı
- Türk ve İslam Eserleri Müzesi
- Yedikule Zindanları
- Beyazıt Camii
- Sultanahmet Meydanı